-
1 moment
n m1 durée an [an]◊Je reviens dans un moment. — Biraz sonra dönüyorum.
2 fırsat [fɯɾ'sat]3 en ce moment şu anda4 au moment où -diği anda◊Il est arrivé au moment où l'on parlait de lui. — Kendisinden konuşulduğu anda geldi.
5 au moment de anında6 à tout moment her an◊Il peut arriver à tout moment. — Her an gelebilir.
7 du moment que yeter ki -
2 guetter
v t1 surveiller pusuda beklemek◊Les soldats guettent l'ennemi. — Askerler düşmanı pusuda bekliyorlar.
◊Elle guette les bruits dans sa maison. — Bayan evinde gürültüleri dinliyor.
2 attendre gözlemek3 menacer tehdit etmek◊La mort le guette. — Ölüm onu tehdit ediyor.
-
3 or
In m1 mettre d'autres altın [aɫ'tɯn]IIoysa ['ojsa]◊Il croyait pouvoir partir, or il a dû attendre. — Gidebileceğini sanıyordu, oysa beklemek zorunda kaldı.
См. также в других словарях:
fırsat beklemek (veya aramak) — en uygun şartı kollamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırsat kollamak (veya gözlemek) — yapmak istediği iş için uygun bir zaman veya bir durum beklemek Sonra fırsat kollamasını biliyordu ve tekme yapıştıracak, çelme takacak zamanı içgüdülerin şaşmazlığıyla seçiyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman kollamak — 1) bir işin sırasını beklemek 2) uygun bir fırsat beklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
diş bilemek — (birine) kötülük yapmak için fırsat beklemek, hıncını gösterir bir durum almak İşlerinden uzaklaştırılanlara gelince onlar Bahadır a fena hâlde diş bilemekte idiler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
HIKD — Kin, buğz, adâvet. * İntikam almak için fırsat beklemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gözetmek — i 1) Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek Büyük kardeşler küçükleri gözetir. 2) Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak 3) nsz Kollamak, beklemek Fırsat gözetmek. Uygun bir zaman gözetmek. 4) Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve … Çağatay Osmanlı Sözlük